Diğer konularımızda toplumdaki maddesel ve manasal değişmelerin nasıl etkiler yapabileceğini anlatmaya çalışmıştık. Bu makalemizde toplumsal değişmede önemli bir unsur olan bilim ve teknoloji konusuna değineceğiz.
Bilindiği gibi bilim ve teknolojideki gelişmeler toplumları ve bireylerin yaşantısını doğrudan etkileyen bir faktördür. Bu faktörün bu kadar etkili olmasında kuşkusuz ki bilim ve teknolojideki gelişmelerin yaşamımızı kolaylaştırdığı apaçık bir gerçektir.
Bilim ve teknoloji, insan hayatını kolaylaştırıcı araçlar geliştirirken beraberinde kendine özgü biçim ve kurallar da getirir. Bunlardan en önemlileri; sanayi devriminin getirdiği biçimsellik, matbaanın icadı sonrasında basın yayındaki perspektif değişimi, bilgisayarın icadında hesap ve veri işlemedeki kalıpların oluşması vb.
Toplumların değişmesini sağlayan bu unsurlar tarihten günümüze bazı aşamalar kaydederek gelmiştir. Çünkü bilim ve teknoloji ilerleyen iki olgudur. Bu aşamaların başlangıcını tarih öncesine kadar indirgemek mümkündür. Tarih öncesi dönem hakkında çok fazla bilgimiz olmadığından bu örnekleri şu şekilde verebiliriz. İlk gelişme olarak taşın yontulması ve kullanılmasını ele alabiliriz. Daha sonra ateşin bulunuşu, insanların kabileler kurması , tarıma geçişi ve birtakım madenlerin çıkarılıp incelenmeye başlanması, … şeklinde tarih öncesi dönemin teknolojik ilerleyişini ortaya koyabiliriz. Tarihin, ilk yazının buluşu ile başladığını kabul edersek, teknoloji ve bilimin yazısal kurallar üzerine ilerlediğini kavrayabiliriz. Bu yüzden ilerleme daha kolay hale gelmiştir.
Not: Birçok sosyolog ilkel toplumların büyücülerini ilk bilim insanları olarak kabul eder. Ancak insanlık tarihinde bilimin başlangıcı Mezopotamya ve Mısır Uygarlığı kabul edilir.
Not: Teknoloji kelimesinin çıkış yeri olan Eski Yunan Uygarlığında tekhne (sanat, zanaat) logos (söz, sözcük) yani teknoloji sözcüğü “Sanatlar üzerinde konuşma” anlamına geliyordu.
Bilim ve teknolojinin, toplumların tarihindeki yerine başka bir konumuzda değineceğimizden o kısmı birazcık kısaltarak anlatmaya çalıştık.
Bilim ve teknolojinin uygarlıkların gelişmesinde ve diğer uygarlıklardan farklı bir uygarlık olmasına yardımcı olan iki önemli olgu olduğunu göz önünde bulundurarak; bu gelişmelere ayak uyduramayan her uygarlığın, toplumun veya bireyin gerilemesi ve yok olması kaçınılmazdır.
Günümüzde bilim ve teknoloji birlikte gelişmektedir. Bilim yeni bir şey icat ederken teknoloji bunun günlük yaşamda nasıl kullanılması gerektiğini belirlemektedir. Toplumların bu gelişmeleri bünyesine katması durumunda; gelişmelerin kültürel yansımalarını da benimsemesi beklenir. Yani matbaayı bir topluma kazandırdığınızda matbaa kültürünü de o topluma aşılamalısınız ki kalıcılık söz konusu olsun.
Toplum bilimcileri, bilim ve teknolojinin bir toplumda büyük değişiklere yol açacağını bildiği için bu konuya çok önem vermektedir. Buna en uç örnek Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması diyebiliriz. Çünkü Avrupa’nın gelişmelere ayak uydurması ve Osmanlı’nın bu gelişmelerin gerisinde kalması ile oluşan gelişmişlik – geri kalmışlık olguları Osmanlı’yı büyük yıkıma götürmüştür. Birçok sosyologa göre Osmanlı’nın yıkılmasındaki en büyük etken budur.
Günümüz çağından örnek verecek olursak; Bundan on sene öncesine kadar televizyonlardan ve radyolardan gündemi takip ederken artık internetten veya sosyal ağlardan takip ediyoruz. Facebook, Twitter, Google+ gibi birçok dev firma bilim ve teknolojinin gelişimini öngörüp yeni yazılımlar geliştirerek bundan 10 sene öncesine kadar hayal olan birçok ürünü üretmeyi başarmışlardır. Hatta yakın tarihte bu gelişmeleri takip edip bilinçlenmeye başlayan bazı geri kalmış toplumlar; Libya, Suriye, Mısır gibi devletlerin rejimini sorgulayıp eski düzeni yıkıp yeni düzen getirmeye uğraşmışlar ve büyük ölçüde başarılı olmuşlardır. İşte bilim ve teknolojinin toplumsal değişmeye en güzel ve en güncel örneklerinden biri de budur.