Toplumsal gelişimde bireyin, bireysel başarıları ve topluma olan katkısı önemlidir. Toplumun başarısında, bireylerin kişisel gelişimi ve davranışları, toplumun şekillenmesinde etkili faktörlerden birisidir. Tüm bu nedenlerden ötürü, birbirinden farklı iki olgu olarak görülen toplum ve birey arasındaki ilişki, aslında insan vücudunun organları arasındaki ilişki gibidir.
Günümüz şartlarında ise birey ve toplum arasındaki iletişimin doğruluğu, bulundukları sistemin içerisinde var olma amaçlarından birisidir. Bu nedenle bireyin toplum içerisindeki yeri, yine toplumun bireye vermiş olduğu görevler ölçüsünde şekillenecektir. Yani birey içerisinde bulunduğu sistemi, hem bilgi ve birikim olarak beslemek zorundadır hem de sistemin belirlemiş olduğu ortak kurallara uymak zorundadır. Toplum, bireyleri bir bütün olarak ele aldığı için belirlenen ortak değerlere uyulmasını beklemektedir. Birey ise, toplumun belirlemiş olduğu bu kurallara uyarken aynı zamanda o kuralları şekillendirmek zorundadır. Bireylerin sahip olduğu başarılar, toplumun kalkınmasında ne kadar etkiliyse, başarısızlıklarda toplumun geriye gidişinde aynı derecede etkilidir. Toplumu şekillendiren ve ileriye götüren bireylerin, bireysel başarılarıdır.
Toplumun yüksek refah düzeyine kavuşması ve mutlu yaşayabilmesi için bireylere düşen bazı görevlerde bulunmaktadır. Toplum, bireylerden değer yargılarına uygun bir biçimde davranmasını beklerken aynı zamanda hür irade ile karar vermesini istemektedir. Bir toplumun refah düzeyi ve mutluluk oranı arasındaki ilişki, yine bireylerin sağlamış olduğu güven ve sadakat duygusu ile şekillenecektir. Günümüz koşullarında bireyler, gelecek nesillere daha iyi bir yaşam fırsatı sunmak zorundadır.
Peki, toplumun birey üzerinde oluşturduğu baskılar nelerdir? Genel olarak bir tabiri bulunmasa da örnek olarak verilebilecek durumlardan birisi toplumun düzeni ve güvenliğidir. Toplumsal sorunlar ve karışıklıklar bireyleri kendi koşullarında güvenlik önlemleri almasına zorlamaktadır. İlkel kabilelerde ise benzer bazı durumlar söz konusudur. Örneğin ilk ilkel kabilelerden bazıları yalana karşı oldukça sert cezalar uyguladığı için o toplum içerisinde yaşayan hiç kimse yalana başvurmamaktadır. Günümüzde halen varlığını sürdüren bu toplumların, söylemiş olduğu sözler için herhangi bir aracı onay kurumuna ihtiyaç duyulmuyor.
Bireylerin toplumun gelişimi için öncelikle kendi gelişimlerini sağlıklı olarak sağlaması gerekmektedir. Örneğin mutsuz bir toplumun ileri refah düzeyine ve gelişmişlik olgusuna ulaşması beklenemez. Ancak mutlu toplumlar, her zaman daha açık ve ileri görüşlü oldukları için değişen değer yargılarına da kolaylıkla uyum sağlayabilirler.