İnsanlar, aynı teknoloji gibi zamanla gelişiyor, zaman geçtikte daha insani çizgiye doğru adım atıyor. Dolayısıyla insan gün geçtikçe haklarını eline alıyor, toplumda kendini her geçen gün daha fazla ifade ediyor. Dolayısıyla insanın geldiği son nokta, insan hakları mahkemeleri… Toplumun, toplum olmasının yapı taşlarından biri olan eşitlik ve adalet, din, ırk, siyasi görüş, insanların eşit doğup, temel hak ve özgürlüklerden faydalanması artık hemen, hemen tescilli bir halde, kağıt üzerinde… Gerçekte de böyle mi?
Toplumdaki ırk ayrımcılıkları, düşünce ayrımcılıkları azınlıkları doğurur. Azınlık, ezilen, asimile edilmeye çalışılan etnik gruplardır. Yukarıdaki insan haklarıyla ilgili tanımı tekrar hatırlarsak, insan haklarının uygulandığı bir toplumda azınlıkların eşitsizliklere karşı oluşturduğu grupların olması, o toplumda insan haklarının aslında uygulanamadığının bir göstergesidir ve azınlıkların eşit haklara sahip olamadıkları toplumlar sağlıksız toplumlar olarak ele alınabilir.
Dolayısıyla bu toplum sorununun çözümündeki ilk maddeler, temel hak ve özgürlüklerden en az diğer toplum bireyleri kadar yararlanabilme, kökeninin, coğrafyanın getirdiği kültürel özgürlüklerini yaşayabilme ve diğer kuşaklara aktarabilme özgürlüğü, özel eğitim ve öğretim haklarının bulunması gerekmektedir. Bunların verilmediği, bu grupların farklı görüşe sahip diğer gruplar tarafından yaptırım uygulanması, zorunluluk koşulması, değerlerinin hiçe sayılması, o grubun toplumdan düşmesine sebep olur.
Kökenleri, kültürleri, siyasi görüşleri yüzünden toplumdan itilen, dışlanan grup veya birey en sonunda toplumdan kopma safhasına gelecek, ya asimile olacak ya da yalnızlaşacak, topluma zararlı birer birey haline gelecektir. Bu ana toplum sorununa bu bağlamda baktığımızda bireylere karşı saygının öneminin ortaya çıktığını görmekteyiz. Toplum içerisinde birbirine karşı düşüncede özgürlük tanımayan, dogmatik toplumlar tarih boyunca yıkılmışlar, kültürel bozukluk geçirmişlerdir.
Her ne kadar toplum sorunları farklı boyutlarda ele alınsa da, sorunların ana maddelerini tartışmak, gün yüzüne çıkarmak, yan sorunların, toplumun gerçek sorunlarını unutturmaması adına alınacak bir önlemdir. Bir toplum, kültürel birikimiyle elbet sorunlara açık olmalıdır. Toplumun sorunları, toplumu geliştirir, güçlendirir. Fakat; bu sorunları aşabilen, gerçekten çözebilen toplumlar gerçek anlamda gelişebilir, güçlenebilir. Toplumda insan değerine önem verilmemesi, toplumun çözmesi gereken temel sorunudur. Keza toplumlar, insansız, insan değerlerinden yoksun bir şekilde var olamazlar…
devlet vatandaşına değer vermezse, vatandaş birbirine değer vermez, insanlar birbirine değer vermezse birbirlerinin haklarını elbette ki gözetmezler sadece kendi haklarını önemserler