Osmanlı Devleti, Kayı Boyundan gelen bir topluluktan oluşmaktadır. Osmanlı Devleti'nin kuruluşu Büyük Selçuklu Devleti'nin izlemiş olduğu uç beyliği politikası ile ilk olarak başlamıştır. Ertuğrul Gazi'nin oğlu Osman Bey Osmanlı Devleti'nin ilk padişahı olarak kabul edilir. Osmanlı Devleti 400 kişilik bir topluluktan oluşmuştur. Osmanlı Devleti bir uç beyliği olarak kurulmuş, ufak bir beylik iken diğer uç beyliklerinden farklı bir politika sergilemiştir. Bu politika diğer uç beyliklerini fetih ederek genişlemek yerine Bizans imparatorluğuna karşı savaşıp hem müslüman kanı akıtmadan sınırlarını genişletmek hem de o dönemlerde iç karışıklıkları ile savaşan Bizans’ın askeri zayıflığından yararlanmak istemeleridir. Sadece bu politika ile sınırlı kalmamış ve komşu uç beylikleri ile anlaşmalar yaparak hem onları desteğini almıştır hem de dış bir tehdide karşı kendi kollamayı başarmıştır. Seçtikleri bu doğru politikalar Osmanlı devletini çok daha ileriye götürmüştür. Bir zaman sonra Moğol istilalarından dolayı zayıflayan ve yıkılan Selçuklu Devleti'ne sonuna kadar sağdık kalmışlardır. Fakat bir süre sonra tamamı ile yıkılacak duruma geldiklerinde bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.
Bu dönemlerde Osmanlı Devleti yavaş yavaş büyümeye başlarken Osman Beyin yerine tahta oğlu Orhan Bey geçmiştir. Bu dönemde Orhan Bey Bizans’a olan seferlere devam etmiş ve Osmanlı sınırlarını 2 katına çıkarmıştır. Osmanlı bu dönem içersinde gittikçe genişlemeye başladığından hem Bizanslılar hem de Anadolu'da kurulmuş olan devletler tarafından kabul edilmiştir. Sadece bununla da kalmayıp sıkı bir takibe de alınmıştır. Bunun farkına varan Osmanlı Devleti balkanlara olan seferlerin yanı sıra Anadolu'da Türk siyasi birliğini sağlamak adına Anadolu 'daki bazı Türk Devletleri ile savaşmıştır. Bu alanları da Osmanlı topraklarına katarak büyük bir ilerleme kaydetmiştir.
Osmanlı Devleti'nin gelişme döneminde ve kuruluş döneminde benimsemiş oldukları gaza ve cihat anlayışı da onların Bizans’a olan seferlerini daha da arttırmalarına sebep olmuştur. Bundan rahatsızlık duyan haçlı birlikleri haçlı seferlerini başlatarak Osmanlıyı yavaşlatmak istemişlerdir. II. Murat'a kadar sürecek olan bu arkası kesilmeyen haçlı seferleri sonunda Osmanlıyı yok edemeyeceklerini anladıkları zaman anlaşma yapmaları ile son bulunduğu sanılmıştır. II. Murat bu fırsattan istifade edip 12 yaşında II. Mehmet’in tahta geçmesini sağlamıştır. Haçlılarda bu dönemde hemen bir haçlı ordusu hazırladılar. Bu sebeple Osmanlı tarihinde ilk kez eski padişah tekrardan tahta geçerek bu savaşa önderlik etmiştir. Bu Varna savaşını Osmanlılar kazanmıştır. II. Murat ise tekrardan tahta geçmiş ve bir süre daha padişahlık yapmıştır.
II. Murat'ın 46 yaşına geldiğinde vefat etmesi ile birlikte II. Mehmet tekrardan tahta geçmiştir. II. Mehmet’in en büyük isteği son peygamber Hz. Muhammed‘ in bahsetmiş olduğu İstanbul sözünü gerçekleştirme ve atalarının yapamadığı işi başarmaktı. Bu durumda daha önce Yıldırım Bayazid‘in İstanbul’u kuşatmasından sonraki İstanbul seferine çıkan II. Mehmet koca İstanbul surlarını çeşitli yollarla geçerek fetih etmeyi başarmıştır. Bu durumda İstanbul’u başkent yapmıştır. Aynı zamanda Bizans’ı tamamıyla ortadan kaldırmak amacıyla hemen Bizans akrabaları olan Trabzon Rum İmparatorluğu'nu da ortadan kaldırmıştır. Fatih daha sonra tahtı oğullarına bırakmıştır. Oğullarının dönemlerinden pek fazla fetih hareketleri olmamıştır. Bu durum Yavuz Sultan Selim'in tahta çıkması ile birlikte sona ermiş ve Osmanlı Devleti'ne ilk defa bu dönemde halifelik geçmiştir. Bu dönem içersinde Osmanlı Devleti, ayrıca İslam Devletleri tarafından da saygı görmüştür. Osmanlı Devleti'nin yükselişini zirvesine gelmiş olduğu Kanuni Sultan Süleyman ile sınırlarını 2 katına çıkarmıştır.
Kanuni Sultan Süleyman'ın oğulları ise her ne kadar bu fetihleri devam ettirmeye çalışsalar da Osmanlı Devleti büyük bir gerileme ile karşı karşıya kalmıştır. Avrupalıların ise hızla yükselmesi ve Osmanlı Devleti'nin Avrupalılara muhtaç bir hale gelmesinden sonra durum çok zorlaşmıştır. Fatih Sultan Mehmet zamanında ülkenin yararı için verilen kapitülasyonları arttırıldığından gün geçtikçe ayaklanmalar ve iç karışıkları da son sürat yükselmiştir. Son dönemin padişahları her ne kadar Osmanlı Devletini istikrarlı haline döndürmeye ve yıkılışları durdurmaya çalışsa da Fransız İhtilali ile birlikte bir türlü bu durumun önüne geçilemedi ve yayınlanan Islahata Fermanları ile işler çıkılmaz bir hale dönüşmüştür. Bunların sonucunda da büyük Osmanlı Devleti için kaçınılmaz yıkılış gerçekleşmiştir.